8 Mart 1857 tarihinde Newyork'ta bir fabrikada çalışan kadın işçilerin, daha iyi çalışma şartları talebiyle yaptıkları bir grev vardı. Polisin müdahelesi ve çıkan yangın sonucu tam 123 kadın hayatını kaybetti.
1910 yılı Almanya'sında, ölen işçilerin anısına 8 Mart, Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisi kabul edildi. Türkiye'de 1921 yılında ilk defa Dünya Emekçi Kadınlar Günü anıldı.
Yıllar yıllar geçti üzerinden...
Dünyanın her yerinde 8 Mart , türlü etkinliklerle kutlanıyor. Çalışma hayatında pek çok güzelliklere imza atan kadınlarımız oldu, olmakta.
Türkiye'de kadın olmak; erkek egemen bir toplumda meselenin tam da odak noktasının olduğuna ve hayatı zorlaştıranların da yine erkekler olduğuna değinmeden edemeyeceğim.
Hemen her gün işlenen kadın cinayetlerinde gerekli, yeterli, men edici cezalar tatbik edilmediği müddetçe; haber bültenlerinde yine yeniden maalesef duymaya devam edeceğiz.
Öyle pembe otobüsler, metrobüsler tertip edilerek çözüme ulaşabilecek kadar sığ bir mevzuu değil.
Polis tarafından darp edilen bir kadına 'kız mıdır kadın mıdır bilmem' diyen, tecavüz neticesi hamile kalan kadına 'kürtaj günahtır, doğur, devlet bakar çocuğa' diyen, 'hamile kadın estetik değil, sokakta gezmesin' diyen zihniyetli erkekler olduğu sürece bizim toplumumuzda; öyle kadınlar günü falan kutlaması hikâye...
Türkiye'de işsizliğin artmasının faturasını da, kadınların iş hayatına fazlaca talebinden kaynaklandığını belirterek, yine kadınlara çıkaran zihniyetler olduğu sürece; biz ilerleme kaydedemeyiz.
Sokakta yürürken, otobüste, işyerinde, okulda her an tacize uğrayabilme ihtimali ile yaşayan bir varlık kadın...
Bütün bu anlattıklarıma ilave edilebilecek pek çok çirkinlikler var maalesef. Ancak , kirli beyinlerin dezenfekte edilmesiyle ulaşabiliriz daha iyi bir yaşam şekline kadınlar için...
Toplumun tüm kesimlerinde yapılabilecek eğitimler, işlenen suçlara uygulanacak caydırıcı yönü yüksek olan cezalar ve tam bilinçli bir toplumla; daha iyi bir hayat yaşayabiliriz. O kadar çok şey var ki söylenecek...
Bizler artık Türkiye'de iyi işlere imza atan kadınları konuşalım istiyorum. Artık çocuk gelinleri değil, başarılı, onur duyacağımız çocuklarımızı konuşalım istiyorum.
Küçük yaşlarında çalışmaya mecbur bırakılan kızlarımızı değil; bilim, sanat , spor ve daha pek çok branşta iyi işler başaran kız çocuklarımızı konuşalım istiyorum.
Ne acıdır ki; Dünya Ekonomik Forumunun verilerine göre, Türkiye'de okuma yazma bilmeyen insanların %83'ü, okuma yazma bilen ancak bir okul bitiremeyenlerin de %58'i kadın.
Avrupa'da çocuk yaşta evliliklerin en çok görüldüğü ülke Türkiye olurken, 18 yaşından önce evlendirilen çocukların nüfusa oranı ise %15.
Netice itibariyle 8 Mart; kadınların yukarıda bahsettiğim olayda ölenleri anma, bir bakıma hak arayış , hem de iş hayatında, siyasette ve toplum hayatında elde ettiği başarıların kutlandığı bir gün.
Ben samimiyetle şunu diliyorum; kadınlar kendileri için hak arayış yolculuklarında yıpranmadan, özgürce , başarıyla ve özgüven dolu donanımlı kişilikleriyle toplumda yer alsınlar.
Bu konudaki en güzel sözler yine başöğretmenimizden: " Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan biçim ve kılıkta başarıdan çok; ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek fazilet le süslenip donanmaktır!" Mustafa Kemal ATATÜRK.
Emekçi kadınlar günümüz kutlu olsun.