OKULUM OKULUM GÜZEL OKULUM
Koronayla birlikte, insanlarda da kaygı ve mutsuzluk pik yaptı. Ellerimize bile şüpheyle yaklaştığımız bu süreçte, çocuklarımızın, öğrencilerimizin halini hiç düşündünüz mü?
Onların bütün dünyası; koşmak, oyun oynamak, arkadaşları ile sarmaş dolaş dolaşmak, sevdiklerine sarılmak ve elbette ki okullarında olmak.
Bir çocuksun ve bunları yapamıyorsun…
Bu süreçte onlar da payına düşeni çok acı bir şekilde aldılar.
Onları anlayabildik mi?
Diyelim ki anladık, elimizden bir şey geldi mi?
Hayır gelmedi tabii ki. Belki gezdirdik, dolaştırdık, koşturduk onları ama hep bir yalnızlık içinde. Ne yaptıysak onları sevdiğimiz için, ne yapamadıysak yine onları sevdiğimiz için.
Bu çocuklar uzaktan eğitim alıyor. Ekranda uzun süre durmanın zararlarını onlara anlatırken, hepimiz ekranın içine düştük.
Eğitimlerinden geri kalmasın diye yapıyoruz, çünkü onları çok seviyoruz. Madem onları çok seviyoruz niye saatlerce ekran başında tutuyoruz?
Bu paradoks tam bir çaresizlik. Elbette yavrularımız büyüdüklerinde bunları anlamlandıracaklar.
Geçenlerde bir yerde okumuştum. Çok etkilendim. Bir öğretmen “ Uzaktan eğitim verirken, anlayıp anlamadıklarını değil, ağlayıp ağlamadıklarını görememek beni üzüyor.” demişti.
Çünkü okul sadece eğitim ve öğretim verilen bir kurum değil. Mutluluklarımızı, üzüntülerimizi paylaştığımız yerdir.
Derse başlamadan önce gözlerine bakarız yavrularımızın. Çünkü biz onların gözlerinden anlarız hangi duygular içinde olduklarını. Çünkü onlar da bize böyle anlatır kendilerini. Mutluluklarını bağıra bağıra paylaşırken, mutsuzluklarını sessizce paylaşırlar. Bazen gelirler kulağımıza fısıldarlar. Bazen de tüm sınıfa anlatıverirler. Paylaşarak üzüntülerinin azalacağını onlar da bilirler. Güvenmek, anlatabilmek, sığınacak liman bulmak sadece biz büyüklere has bir duygu değil.
Uzaktan eğitim verirken, sohbetlerimizi yaparız. Koronanın bitmesi, okullarının açılması, okul sıralarında olmak, koridorlarda, bahçelerde koşup oyun oynamak en büyük istekleri. Nasıl özlemişler okullarını, arkadaşlarını, öğretmenlerini….
Hep umut var konuşmalarında, hep güzel günler var. Günlük yapılan sıradanlıkların değerli olduğunu, özgürlük olduğunu onlar daha bu küçücük yaşlarında öğrendiler. Çünkü herkes ait olduğu yerde mutlu olur. Okul onlar ikinci evi.
Okulumuz Çağdaş İmge Okulları, her fırsatı öğrencilerinin ve öğretmenlerinin mutluluğu için değerlendiriyor. Kurucumuz Kadir Varoğlu, sevgi dolu, öğretmeninin önünü açan, her türlü faaliyetimizi destekleyen yapıda olması paha biçilemez. Fikrimizi söylememiz yeterli. Destek tam . Böyle olunca, uzaktan da olsa öğrencilerimizi mutlu edebiliyoruz. Birlikte koşup oynayamıyorlar ama arkadaşları ile her türlü platformda sosyal etkinlik içinde olmak evdeki arkadaş yoksunluğunu bir nebze azaltıyor. Belki sinemaya gitmiyoruz, ama arada sırada mısırlarımızı patlatıyoruz ve topluca ekran başında filmler izliyoruz.
Okulumuz beden eğitimi öğretmeni sevgili Tolga kardeşim, Instagram’da yaklaşık yüz bin takipçisi bulunan “altıdaaltı” yarışmasına, tüm okulun canlı olarak katılmasını sağladı. Öğrencisi, öğretmeni, velisi hepimiz çok mutlu olduk. Evlere kapandığımız bu dönemde topluca neşelenmek, gülümsemek, mutlu olmak; ancak öğrencisine, öğretmenine değer veren bir okulda mümkün olabilir.
Bu zorlu süreçte öğrencilerimize, ileride anlatacakları mutlu anılar bırakmak ve hikâyelerinde yer almak muazzam bir duygu.
Tek isteğimiz, şu zorlu süreci sağlıklı bir şekilde atlatıp, okulların açılması ve öğrencilerimize kavuşabilmek.
Hocam yüreğinize kaleminize sağlık sizin gibi eğitim gönüllüsü eğitimcilere ihtiyacı var bu toplumun sağlıcakla kalın
Muhteşem bir yazı olmuş Nurten hanım.Okurken duygu***mamak mümkün değil.Evet öğrencilerin ve siz öğretmenlerin yeri okuldur. Okulunuzun etkinliklerini sosyal medyada takip ediyorum.Gerçekten çok güzel eğlendirici ve eğitici etkinlikler her birinizi ayrı ayrı tebrik ederim.Bu günlerde geçicek.Her şey çok güzel olucak.