“ZAFER, ZAFER BENİMDİR DİYEBİLENİNDİR.”
30 Ekim 1918 Agamemnon Zırhlısı ve 10 Ağustos 1920'de Fransa'nın başkenti Paris'in 3 km batısındaki Seramik Müzesi denince aklınıza gelen nedir?
Biri 25 madde ile diğeri 433 madde ile bir imparatorluğun bitişi, yitip gidişi, bağımsızlığını kaybedişi, tarihin dışına itilişi, yeryüzünden silinişi…
Üstelik Kurtuluş Mücadelesi verilirken imzalanıyor o 433 madde olanı. Nam-ı diğer Sevr Antlaşması.
25 maddelik olanı ise adının ateşkes olması dışında hiçbir olumlu özellik taşımayan, Türk milletini kendine getiren ve mücadeleye tetikleyen antlaşmadır. Mondros Ateşkes Antlaşması! Bu antlaşmanın, itilaf devletlerine tehlikeli gördükleri bölgelere işgal etme hakkı tanıyan meşhur 7.maddesi de var. Kim bilir nasıl mutlu olmuşlardır bu maddelerin kabul edilişine, güzelim ülkemin yer altı yer üstü tüm kaynaklarına sahip olacaklar. İmzalar atıldıktan sonra, önlerine bir tepsi içinde sunulmuş devleti görüp ağızlarının salyaları nasıl da akıtmıştır bu emperyalistler!
Şimdi bu maddeler ne şartlarda imzalandı, zorla dayatılarak mı imzalandı bunu anlatmak, yorumlamak tarihçilerin işi. Benim bildiğim Atatürk’ten aldığım feyzdir, o da “Vatan bir bütündür, parçalanamaz.”
Maddeleri tek tek okumanızı, incelemenizi çok isterim. Çocuklarınıza anlatın. Okulda öğrensinler demeyin. Bilinçli anne – babanın çocuğu okulu hedef değil, hedefine ulaşacak bir araç olarak görür.
Zafere giden yol…
Mücadelenin en önemli kamçılayıcı sözü “ ORDULAR! İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ’DİR!”
Türk vatanının bir karış toprağı için bütün millet bir vücut olarak ayağa kalkar.
Başkomutanlık Meydan Savaşı; yok edilmenin eşiğine gelen bir milletin her türlü imkânsızlıklara karşı bağımsız yaşama isteği ve vatan sevgisiyle verdiği mücadelenin bir sonucudur. Bizi tarihten silmek isteyenlere inat, Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Bağımsızlığımızın en önemli dönemcidir.
“15055” bu rakamın neyi ifade ettiğini biliyor musunuz, bilmiyorum ama aldığımız nefesi, içtiğimiz suyu, yürüdüğümüz yolu, gittiğimiz okulu, dalından kopardığımız meyveyi, evladımızın boğazından geçirdiğimiz helal lokmayı, başımızı kaldırıp gökyüzüne özgürce bakabilmeyi ve hepsinden önemlisi mavi gökyüzünde özgürce dalgalan bayrağın bedelidir bu rakam. Minnettarız…
19 Mayısla başlayan Türk milletinin mücadelesi 30 Ağustosla taçlanmıştır, şaha kalkmıştır. 30 Ağustos Zaferini bize yaşatan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve silah arkadaşlarına sonsuz şükranlarımızla…
Zaferimiz, Zafer Bayramımız kutlu olsun.