AŞK SANDIĞIMIZ KADAR MI?
Günümüz şartlarında birbirine tahammül etmekte zorlanan çiftler var.
Ne yazık ki, ilk tartışmada kavgada yollarını ayıranlar, birbirlerine olan inançlarını kaybedenler oluyor.
Şehit düşmüş bir Mehmetçiğimizin, “Ölmeden mezara girdim” Diyen eşiyle tesadüfen yaptığım sohbet beni çok derinden etkilerken, Mevlana’nın şu sözünü getirdi aklıma.
Aşk sandığın kadar mıdır, yoksa yandığın kadar mı?
Sizi seven kişiden mutlaka duymuşsunuzdur, senin için ölürüm, yoluna ölürüm, öl de öleyim gibi lafları…
Fakat burada ölmek kelimesi mecaz anlamda, kullanılmaktadır. Senin için ölürüm demek sağlıkta değil hastalıkta, iyi günde değil kötü günde, sonuna kadar değil sonsuza kadar manasındadır!
Gerçekten öl desen, ölecek kaç kişi var?
Açık ve net yazayım. Ben gönüllü yanmaya razıyım diyecek kişiler bir elin parmak sayısını geçmez!
Hasta olursun, ben hastalıklı insan istemem derler!
Sanki kendileri fabrikada üretildi!...
Maddi durumun gayet iyidir ve hayat bu birden tersine döner…
Parasız bir şey olmaz, hadi bana eyvallah! Hani kuru soğanı bölüp yerdin onunla!
Hele birde eşi hakkın rahmetine kavuştuysa daha toprağı soğumadan kendilerine evlenmek için kısmet ararlar. Hani onsuz nefes alamazdın?
Yalan! Yalan! Yalannnnn…
Aşkın, sevdanın hakkını veremeyenler, bir göz atın derim, görev başında cennet vatanımız için canını seve seve verip şehit olan asil Mehmetçiğimizin eşine kulak verelim!
Anlayana saz, anlamayana davul zurna az! Niteliğindeki hanım efendi ile yaptığım sohbeti hiç değiştirmeden yazıyorum.
İnsanoğlu ne acılar çeker, herkesin derdi ayrı fakat şahsımca çekilen acı ortaktır. Tabi anlayabildiğimiz ve paylaşabildiğimiz sürece…
Pandemi döneminden önce Hastane bahçesinde biraz dinlenmek adına yanına oturduğum bir hanımefendiden kulaklara küpe olacak öğütler, birbirimize merhaba geçmiş olsun, diye başlayan sohbetin devamında hanımefendi eşini çok zaman önce kaybettiğini büyük bir özlem ile anlattı. Hanımefendi anlatıyor;
Benim eşimi kaybettikten sonra, kendimi iyi hissettiğim hiçbir zaman dilimi yok. Sadece bir umudum var, o da eşime bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün. Ama mutlaka bir gün kavuşacağımın ümidi!
Kendimi kötü hissettiğim zaman, hayat seni ciddiye almıyorum artık!
Benden aldıklarını değil, bana daha iyisini daha güzelini vermediğin sürece borçlu olan sensin. Ben değilim diyorum, çocuklarım için dik durmak zorundayım!
Misafir olduğumuz şu kısacık hayatta, Bizleri ayakta tutan ve yaşama sıkı sıkı sarılmamızı sağlayan ümit ve hayallerimiz vardır.
Hiçbir şey sonsuza dek sürmez düşüncesi, hem acımı, hem de umudun her zaman var olduğunu hatırlatır bana…
Eşime bir gün mutlaka kavuşacağım. Söylenecek tek bir söz yok buna inanın!
Kader böyleymiş!
Akıp giden ve içinde yaşadığınız zamanın kıymetini bilmiyorsanız bir daha düşünün derim!
Bir anda sadece bir anda hayatınız tuz buz olabilir, en kötüsü de sevdiğiniz kişinin hasretinden, ve çaresizliğin girdabında bir de nasıl hayata tutunabileceğinizi bilememekten delirebilirsiniz
Hani bir şeyi hiç yaşamamış olmayı istersiniz ya da “ben bu kahırdan bir gün ölürüm” dersiniz ya da “zaman her şeyin ilacı, bir gün geçecek, bir gün mutlaka bitecek” dersiniz de zaman akar gider. Fakat ben ölmem, zaman ilaç olmaz, acı da bitmez.
Zaman akarken çoğalan bir acı düşünün: Sizi yakan, yıkan, içten içe yok eden…Öyle bir acı ki öldürmeyen ama süründüren…Bu nasıl bir ıstırap! Her gün aynı günü yaşarsınız, hatta her gün bir önceki günün acısının on katı fazlasını…
İçinizdeki ses hiç susmaz: Allah'ım yardım et, Allah'ım sen yardım et!.. Sanki bütün dünya yıkılır da siz altında kalırsınız ya, işte öyle bir şey.
Yaşadıklarımızın bir rüya olması için neler vermezdim! Onu sadece rüyalarımda görüyorum, rüyamda bile yanıma gelemiyor, bazen akıl tutulması yaşayarak “bu gerçek mi” diyorum. Aradan geçen onca zamana rağmen
Hayat tesadüflerle doludur derler, bence tesadüf diye bir şey yoktur ve daha doğarken alnımıza yazılan ve değişmesi mümkün olmayan iki yazı, bir evleneceğimiz insan iki öleceğimiz gün, bazen de ya bir şükür, ya da sabırla imtihan olmaları için, kulun cüz-i iradesi karışmaksızın Allah iki kişiyi karşılaştırır ve onları birbiriyle evlendirir. Eğer bu evlilik iyi bir evlilik olmuşsa, bu kadından ve erkekten şükrün istenildiği bir nimettir, eğer bu evlilik kötü bir evlilik olmuşsa, bu evlilik sabrın istendiği bir imtihan olur, erkek kadınla kadında erkekle imtihan edilir hadisi şeriften biz insanoğluna verilmiş en güzel mesajlardan bir tanesidir
İmtihanımız çok ağırdı çok büyük, eşimi hiç bırakmadım, eşimin kabrini ziyarete gittiğim bir gün, mezarlık girişinde görkemi ile göz kamaştıran Türk bayrağımız öyle güzel dalgalanıyordu, eşimin sesi geldi birden kulağıma, göreve gidecekti, eşimin valizini hazırladım, eşim valize şöyle bir baktı, eksik dedi, hayır her şey tamam dedim, dolaptan bayrağımızı çıkarttı, öptü alnına tuttu, şehit olursam üstüme bayrağımızı örtsünler demişti, bir an aklımdan geçti eşim sonrasında şöyle bir etrafıma baktım, bizim ne işimiz var burada derken gözyaşlarıma engel olamadım…
Güzel Kalbinize Kaleminize Sağlık
Çok teşekkür ederim Ayşe çoban
Malesef ataerkil görünümlü anaerkil bir toplum olduğumuzdan, kadınlarımızın sosyo kültürel açıdan birikimi ne kadarsa yetiştirdiği çocuklarda o seviyede hayatı algılıyor ve hayattan beklentileride o yönde oluyor.
Mine çolak, teşekkürler
Harika bir yazı olmuş, emeğinize kaleminize sağlık
Bilgi ve tecrübelerini gelecek nesillere aktarma zamanı geldi demek. Roman tadında bir yazı olmuş, yazının devamını sabırsızlıkla bekliyorum. Tebrik ederim.
Sana katılmamak mümkün değil.konu siparişi verebilirmiyiz acaba.nede olsa hepsen mi siparis vereceksiniz
Tabiki de Sana katılmamak mümkün değil.konu siparişi vermek istiyorum,hep senmi sipariş vericeksin
Harika bir yazı olmuş, emeğinize kaleminize sağlık, birsonraki yazıyı sabırsızlıkla bekliycem
Güzel Kalbinize Kaleminize Sağlık Gönül Hanım ❤️
Teşekkürler Tuba demir
Yaziniz cok guzel olmus zamanimizda sevginin kiymetini bilen kalmadi
Yaziniz cok guzel olmus günümüz sevgi kavraminin ne kadar dejenere oldugunu cok guzel ifade etmissiniz ,yazilarinizi merakla bekleyecegim sevgiler
Gönül hanım yazınızı okudum ne kadar doğru ve yerinde bir yazı olmuş sizi tebrik ediyor yeni yazılarınızı okumak için sabırsızlıkla bekliyorum