HENDEK İŞÇİ KENTİ OLUYOR...
Hendek işçi kenti olma yolunda hızla ilerliyor. Bu ilçemiz için çok önemli ve gurur verici bir başarı, ekonomiye sağlayacağı katma değer açısından da muazzam bir şey.
Peki ya Hendek yada Hendek halkı bu muazzam duruma hazır mı..?
Alt yapısıyla, sosyal alanlarıyla, kültürel farklılıklarıyla, fiziki şartlarıyla işçi kenti olmanın bilincini kaldıracak potansiyelimiz var mı..?
Dışarıdan gelen göçü ikame ettirecek yapılarımız , çalışan işçilerin kaynaşmasını sağlayacak ananevi bağlarımız tamam mı..?
"Yoksa biz yaptık oldu mu denmeli " Elbette denilmemeli her açıdan bakılarak bir yol haritası çizilmeli yoksa bedelleri her iki taraf için de çok ağır olur..! Bunu örneklemek gerekirse Hendek' te ev kiralarının 400,500 civarında olması gerekirken,bugün Hendek'te kiralar 1000 liraya kadar yükselmiş durumda, hatta bazı yerlerde kiralar 1200 lira gibi telaffuz ediliyor. Dışarıdan gelen işçiler için sorun olmayan bu durum Hendek halkını bunaltmış durumda. Nasıl diye soranlar için söyleyeyim,genelde dışarıdan gelen işçi İstanbul gibi metropol şehirlerden geldiğinden,ev fiyatları bu nispette yüksek ve işveren dışarıdan getirdiği işçisine kira yardımı yaptığından yani anlayacağınız dışarıdan gelen işçinin cebine pek yansımıyor.Peki ya bu durumda Hendekli işçi ne yapacak ? 1400 TL olan asgari ücret tabanda faturaları bile ödemeye yetmezken, birde fayiş kira bedeli halkımızın cebini ciddi manada yormaya başladı. Yetkililere bu anlamda çok büyük sorumluluklar yüklendiğini hatırlatmak istedim. Lakin çokta oralı olacaklarını çözüm arayacaklarını düşünmüyorum. Herkes halinden memnun diyerek görmezden gelinecek. Ama bu sıkıntılar ne zaman adli vakalarda geçmeye başlarsa o zaman akıllarını başlarına alırlar o vakitte iş işten geçmiş olur. Siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, devletin mülki amiri sıfatında olanlar, neden bir masanın etrafında oturup işçi temsilcilerinin katılımıyla bir çalıştay yapmazlar anlamış değilim. Çözümü insanımız mağdur olmadan üretme yoluna neden gidilmez bilmiyorum.
Hendek Belediyesi sadece muteahitlerin mi derdine derman olacak..? Yada aslî görevi olan halka hizmeti görev kabul edip daha iyi yaşanabilir Hendek mi diyecek merak ediyorum. Göreve geldiğinde Sn. Püsküllü bize bir söz vermişti.İşçilerin sıkıntılarını problemlerini yukarıda bulunan meclis salonunda dinleyeceğim demişti.Bizde iki yılın sonunda kendisine bu sözünü hatırlatıyoruz tabi duyarsa..! Duymadım, görmedim, bilmiyorum da diyebilir buda bir üçlemeli seçenek. İşin maddi boyutunu bir örnekte olsa verdik peki sosyolojik anlamda yaşanılacak sıkıntılar ve kültürel farklılıklar bunları nasıl halledeceğiz ? Fabrika sahibi , feodal toprak ağaları ve siyaset üçgeninde ezilen sömürülen işçinin iş yaşamını nasıl düzenleyecekler de işçiyi mutlu edecekler merak ediyorum. Bunu da aslında bir örnekle anlatmak doğru olur. .
- İşçi rahatsızlanarak hastaneye gider doktor muayene eder.İşçinin hasta olduğuna kanaat getirerek tedavi uygular ardından ilacını yazar buraya kadar herşey normal.Bundan sonrasında rapor pazarlığı başlar aslında doktor üç gün vermek ister ama idare işçiye en fazla iki vereceksin dediği için iki yazayım der - işçi iki gün alınca rapor maaştan kesileceği için üç gün ister ve sonunda her ikisininde isteği olmaz.İşe gitmediği o güne rapor alıp ertesi gün hasta hasta işe gider. Çözümleme gayet net ve işverenden yana olarak bu şekilde düzenlenirken işçinin mutlu olması pek mümkün gözükmüyor.
Nasıllar, niçinler ve soru işaretleriyle bir yaşamı paylaşıyoruz.Düzenlemek ve düzeltmek işçinin yada işverenin elinde değildir. Çalışma hayatını düzenleyecek olan kurumların başında olanlar ve kanun koyuculardır. Bu hususlarda insiyatif kullanılması yada birilerine insiyatif verilmesi kabul edilemez..! İşçi çalışma hayatının kölesi değil asli unsurudur..! Bunu bilip buna göre hareket edilmeli ve işçiye gereken saygı gösterilmelidir. İtibarını zedeleyecek küçük düşürücü hareketlerden onur kırıcı davranışlardan kaçınılmalıdır. Dik başlı onurlu bir yaşamı hak ettiği unutulmamalıdır.