Hendekli olmak…
Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki Hendekli olmaktan Ve Hendek’te yaşamaktan gurur duyuyorum.
Havasıyla, suyuyla, doğasıyla, birçok mahalle ve köylerinde halen yaşatılan bazı örf ve adetleriyle, yerli veya farklı coğrafyalardan gelmiş halkıyla ülkesini seven bir topluluk oluşturduğumuz yaşamaya değer bir kasabayız.
İki buçuk saatte Türkiye’mizin merkezi sayılan Ankara’ya, iki saatte dünyanın göz bebeği İstanbul’a ulaşabiliyor dahası yarım saatte bir dağda veya dere kenarında piknik yaparken bir saatte Karadeniz’de denize girebiliyoruz. Ayrıca yarım saatte iki güzel kent olan Sakarya ve Düzce’nin merkezlerine ulaşabiliyoruz.
Peki hepimizin bildiği bu bilgileri niçin hatırlatma gereği duydum?
Konuyu daha iyi aktarabilmek adına sizinle hayata farklı açıdan bakabilmekle ilgili bir hikaye paylaşmak istiyorum: "Bir gün New-York'ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan biri, Kızılderili'dir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki is makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken, Kızılderili, kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyleyerek cırcır böceği aramaya baslar. Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder. Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla aramaya devam eder. Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir cırcır böceği bulurlar. Arkadaşı, Kızılderili'ye: "Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun?" diye sorar. Kızılderili ise; bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini söyler. Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmediğini kontrol eder. Kızılderili, arkadaşına dönerek: "Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin." Der.
Ben bu şehri seviyorum ve bu şehirde kuş sesine, akan suyun tınısına, iki komşunun muhabbetine, çocuk cıvıltılarına ve cırcır böceğinin sesine kulak kabartan, yaşamaya değer kentler inşa eden; esnaflar, iş adamları, amir, memur ve yöneticiler istiyorum.
Kalın sağlıcakla.