Hukukçular neden düğmesiz cüppe giyer? Sorusu günümüzde sıkça sorulan bir sorudur!
Hukukçuların giydiği siyah cüppeler düğmesizdir!
Düğmesiz siyah cüppe, vicdanın ve tarafsızlığın sembolüdür!...
Yargı kimseden emir almaz!...
Yargı bağımsızdır!...
Yargı mensupları kimsenin önünde düğme iliklemez!
İşte bu yüzden onların giydikleri cüppelerin düğmeleri yoktur!..
Siyasetçiler, bağımsız ve tarafsız yargıdan her dönem rahatsız oldular…
Ülkemizde bazı dönemlerde Siyaseti, yargının üstüne çıkarma çalışmaları oldu!...
Hatta bazı dönemler lafı hafif gelir, en iyisi her dönem diyelim…
Ülkemiz Siyasetçileri, Yargı Mensuplarının giydiği düğmesiz siyah cüppelere düğme dikmek için mücadele veriyor…
Düğme dikme çalışmalarına bazı Yargı Mensupları da destek oluyor!...
Onları, Siyasetçiler karşısında düğmeleri olmayan cüppelerini iliklemeye çalışırken görmek, adalete güven duygumuzu zedeliyor!...
Biz, bu ülkede Siyasetçinin karşısında düğme iliklemeye çalışan Danıştay başkanı gördük…
Biz, bu ülkede neler gördük neler!...
Melih Gökçek’in proje tanıtım toplantısına katılan Yargıtay üyelerini gördük!...
Yüksek Yargı Üyelerini Rize’de çay bahçelerinde çay toplarken gördük!
Yüksek Yargı Üyelerinin YSK Başkanı Sadi Güven’in memleketi Balıkesir’de sayın Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte zeytin hasadına katıldığını gördük!
Sayın Erdoğan, Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı, Sayıştay Başkanı, AYM Başkanı ve YSK Başkanı Sadi Güven ile beraber zeytin yağı fabrikasında üretim kontrolü yaptı!...
Yüksek Yargımız, proje toplantılarını, çay ve zeytin hasadını seviyor!...
Bu işlere kötü gözle bakmayalım, hobi olarak görelim!...
****
İstanbul Seçimleri şu an ülke gündeminin en önemli konusu…
YSK AK Partinin seçim iptali isteğini kabul etti!...
Sayın Erdoğan ülke siyasetinin en akıllı siyasetçisi…
YSK başkanını zeytin ve çay hasadına neden çağırdığını iptal edilen İstanbul seçimiyle anladık!...
YSK, millet adına görev yapar!
Devletin seçim sisteminden bir tuğla çekilirse, sistem çöker!...
Yargısal niteliği olan YSK’nın görevi, tuğlayı çeken eli engellemektir…
Bu ülkede ilk defa soyadı güven olan YSK Başkanımız var!...
Biz şartlar ne olursa olsun bu ülkenin yargıçlarına güveniyoruz!...
Biz güveniyoruz güvenmesine de sayın İmamoğlu güveniyor mu?
Ekrem İmamoğlu YSK Kararı sonrası yaptığı çıkışlarla herkesi şaşırttı!
Adam kendine güveniyor. İmamoğlu’nun medeni cesareti çok yüksek…
İmamoğlu BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi çerçevesinde hukuki itiraz sürecini başlatabilirdi. Fakat başlatmadı.
Ben CHP’ nin adayı değilim, 16 milyon İstanbullunun adayıyım dedi…
Seçim sürecinde dilim kötü bir söz söylemeyecek, diye açıklama yaptı.
Fatih Sultan Mehmet’in sözüyle YSK ve sayın Erdoğan’a cevap verdi!
Ben kimsenin hakkını yemem, hakkımı da söke söke alırım dedi.
Aklı öldürürsen, ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün Devlet de ölür…
Fatih Sultan Mehmet ne güzel anlatmış adaleti…
Ekrem İmamoğlu adaletle ilgili bu güzel sözü Fatih Sultan Mehmet’ten almış.
Almışken, “Ya İstanbul beni alacak, ya ben İstanbul’u alacağım” sözünü de alsın…
Bu söz sayın İmamoğlu’nun yaşadığı olayları çok güzel özetliyor…
Ne milliyetçilik,Ne din,Nede demokratlık bir partinin tekelinde olamaz.körü körüne bir partinin tarafgirliğini yapmakta,akla hakarettir.bizlerin en büyük hatası ve zayıf noktası bu hususdur.Türk milletinin sosyolojik durumunu ve akıl çapını çok iyi etüt etmiş o***,siyaset yapıcılarımız;nabzımıza göre şerbet vererek,duygusal aidiyetlerimizi çok iyi şekilde kul***arak iğfal etmekteler.YSK seçim tekrar kararını açıklamadan birkaç gün önce,imralıyla görüşme başlatıldı.şimdi bu beka sorunu olmuyormu yani?meral hanımmı yoksa kemal beymi izin verdi bu imralı ziyarete?zira 8 yıldır görüşmeye izin verilmiyordu.neden milliyetçi ,muhafazakar cenah bu duruma ses çıkartmıyor?zira karşı tarafı apoyla iş tutuyorsunuz diye suçluyorlardı..TÜRK SİYASETİ=ÇEVİR KAZI YANMASIN :-))))
önceden"muz cumhuriyeti" diye bir tanım vardı. güçlünün haklı olduğu bir topluluğu ifade eder.devleti değil.yani kuru kalabalığı tanımlar bu söz.zira devlet olmak için kurumların çalışması yasayla belirlenmiş ve bireylerin iradesine yani hissiyatlarına bırakılmaz.ama maalesef "muz cumhuriyet"lerinde dahi görülmeyen hak hukuk gaspları maaalesef ülkemizde yaşanmaktadır.aslında bu süreç şunuda net olarak göstermiştir:cumhuriyet tarıhimizin en büyük siyasi ya***ının "beka" olduğu.rnnasıl oluyorda, siyasetçiler bu milleti kandırabiliyor?dün beyaz dediklerine bugün siyah derler..dün düşman dedikleriyle bugün sarmaş dolaş olurlar.ama halkımız hiç "bu ne perhiz,bu ne turşu "demeden her denileni adeta sorgusuz sualsiz kabullenir.bu nasıl basiretsizliktir.hiçmi aklımız yok?peşinde koştuğumuz idareciler,rndurmaksızın zihinlerimizi,ruhlarımızı,gönüllerimizi iğfal ediyorlar;ama biz "gassalın elindeki meyit" gibi teslim olmuşuz.neden peşlerinden gittiklerimizin davranışlarını sorgulayamıyoruz?NEDEN?