Şimdi buradan çok net olarak soruyorum. Bu adam gerçekten bu partili mi?
Aslında bu soruyu farklı olarak da sorabiliriz.
Sofu ne kadar Ak partili ya da Ak parti deyince bu adam ne anlıyor?
Hendek halkı, mevcut siyasi konjonktürde ALİ İNCİ’nin siyasi manevralarına set çekmek isteyen Genel Merkezin denge olsun diye bu koltuğa oturttuğu basit figüran olduğunu çok iyi biliyor. Kaldı ki seçim dönemlerinde Ak Parti’ye siyasal ya da oy potansiyeli olarak katkısı da yok. Bu ortada. Bölge bölge istatistik yapıldığında haklılığımız ortaya çıkıyor.
Ali İnci’nin yeniden Belediye Başkanı olması, kıl payı seçim kazanması; Milletvekilliği seçimleri döneminde suya sabuna dokunmadan, sadece dengelerin oyuncağı olan, ona göre “Ankara’ya yakın olana yakın olayım” mantığıyla siyaset yapması, pardon yaptığını sanan bir figürandır.
Şimdi soruyorum size?
Ülkeyi alakadar eden hangi olayda, vatanına milletine sahip çıkan, tavır koyan bir açıklama ya da girişim gördünüz mü?
Akıl vermek gibi olmasın ama mecliste dokunulmazlık dosyaları ile alakalı oylamada, PKK’lıların önüne yatan baş çarkçının, canlı yayında “Tayyib’in … leri, susturamaz bizleri” şeklindeki aşağılık sloganında ne yaptın?
Yine hangi hakarette usulen de olsa dava açtınız ve o davayı savundunuz?
Devletin başının hangi gündemine siyaset yapıp destek oldunuz?
Hakkınızı yemeyelim; mübarek bir gecede 30-40 kişiye başkanlık sistemini anlattınız ve Hendek’e rezil oldunuz. Sonunda da her zamanki gibi başkalarını suçladınız.
Paralelle alakalı ne bir beyan ne bir mücadele var ...ondan sonra ortalıklarda REİS ,REİS diye dolaş...
Yönetimine aldığı ama sadece parmak kaldırıp indiren aparatların Hendek’e ne faydası odu?
Yönetimde olanların yine farklı kamu kurum ve kuruluşlarına kendi akrabalarını partizanca ve haksız şekilde doldurmalarına ne demeli?
Bakınız; Türkiye’de AK parti iktidarının güçlü anaforları vardır. Bunlar Sağlık, Yol ve Ulaşımdır.
Sizler burada bu anaforların ve TAYYİP ERDOĞAN’ın isminin gölgesinde siyaset yapmaya çalışan ve bu isme çok zarar veren figüran bile olamayacak figürlersiniz.
Neden mi?
Ülkedeki sağlık sistemi ortada, Hendek’teki Hastanenin durumu da…
Becerebilsen, yapabilsen ve her şey 4x 4 lük olsa eyvallah ama günden güne çamura battığınız da gün gibi ortada…
BİR HASTANENİN ACİL SERVİSİNDE NASIL DOKTOR OLMAZ?
Eğer Hendek Devlet Hastanesi Acil Servis’inde bir doktor yok ise, “Buraları benden sorulur, ben yaparım ederim” diyen sen, hesap vermek zorundasın.
Öyle, “Şunu tayin ettir, bunu sür, daha sonra aksaklıklar olunca da arka kapıdan kaç” yok!
Nerede getirdiğin Başhekim? Aylardır ortalıkta yok. Oldu olacak ameliyatlara da sen gir?
Ayrıca ulaşımda Hendek’teki yolların durumu ortada ama siz neredesiniz?
Yoksa “2 yıl sonra aday olup, başkanlık koltuğuna oturunca yaparım” düşünceniz mi var?
Bu mu AK PARTİ nin ümmet davası?
Ey bu davanın rantını yiyenler!
Mekanla ve zamanla değişen bir dava değil bu.
1.5 asırlık davanın sahiplerinin uyandığı ve bu konağın son 100 yıllık sahiplerini tehdit ettiği dönemdeyiz ama siz, davanın gerçek sahiplerinin irfanı, imanı ile değil; koltuğun verdiği güç ile hareket ediyorsunuz.
Makamlar, koltuklar, gelen adama şeref vermek için değil, gelenin şerefini katacağı yerlerdir.
Siz kendinizi hangi kategoriye sokuyorsunuz? Aynanın karşısına geçip bunu kendinize söyleyin belki inanırsınız!
Bir sitemimiz de, önce İl yönetimine, daha sonra da bu partinin yöneticilerini takip eden Etik Kurulu ve Genel Merkeze.
Bu dava hor, öksüz bir dava olmadı bugüne kadar.
Basiretsiz yöneticilere bırakılacak kadar da ALÇAK değildir.
Üstat NECİP FAZIL’ın dev eseri “Bir adam yaratmak”ta, Hüsrev karakteri kendine şöyle der. “ALLAH’IM, BEN NEYİM? VE BU HAL NEYİN NESİ?”
Bu soruyu herkes kendine sorsun…