TOPLUMSAL SÖZLEŞME...

TAKİP ET

CHP Hendek İlçe Teşkilatı Yönetim Kurulu üyesi Bahattin Tekgül "Anayasa" ile ilgili bir yazı yazdı.Bahattin Tekgül yazısında Anayasayı Toplumsal bir sözleşmeye benzetti...Anayasa; ülke üzerindeki egemenlik haklarının kullanım yetkisinin devlete verildiğini belirleyen toplumsal sözleşmelerdir. Birlikte bir devlet çatısı altında huzur içinde yaşamak isteyen farklı etnik, dini, mezhepsel, sosyal gurupların üzerinde uzlaştıkları hukuki metinlerdir.

TOPLUMSAL SÖZLEŞME

 

           Anayasa; ülke üzerindeki egemenlik haklarının kullanım yetkisinin devlete verildiğini belirleyen toplumsal sözleşmelerdir. Birlikte bir devlet çatısı altında huzur içinde yaşamak isteyen farklı etnik, dini, mezhepsel, sosyal gurupların üzerinde uzlaştıkları hukuki metinlerdir.

 

          

           Bu Sözleşme bir kere  imzalandıktan sonra, Devleti yönetenler ve halk bu anayasal kurallara uymak zorundadır. Uyulmasa ne olur? Kaos olur, birlik bütünlük  bozulur, ekonomi çöker, terör anarşi ülkeyi esir alır ve sonuçta  devlet çöker.


            Toplumlar egemenlik haklarının, temel hak ve özgürlüklerinin kullanımını devlete devrederken hangi koşullar altında  nasıl kullanılacağı belirlenmiştir.
Geçmiş yıllarda, parlamentoda gurubu bulunan siyasi partiler birlikte anayasa Komisyonları oluşturarak çalışmalar yürüttüklerini biliyoruz. Eğer başarılabilseydi, referanduma gerek kalmadan tüm toplumu kapsayan, uzlaşmayla hazırlanmış bir Anayasamız olacaktı, maalesef başarılamadı. 


            Terörün bütün şehirlerimizde kol gezdiği, güvenlik sorunun birincil sorun olduğu, Türk parasının hızla değer kaybettiği, ülkemizin ekonomisinde  kötü sinyal aldığımız  bu ortamda en çok ihtiyacımız olan şey "Milli birlik ve beraberliğimizdir" böyle bir ortamda uzlaşma dan uzak bir anayasa değişikliği teklifini getirip toplumun önüne koymak toplum huzurunu dinamitlemekten başka hiçbir işe yaramaz.


            Mecliste yaşanan gerginlikler, hukukçuların, toplumun tepkileri, sert eleştiriler bu anayasa değişikliğinin bir uzlaşma, olmadan yapılmak istendiğini gösteriyor.
Cumhuriyetin kuruluş döneminde yeni anayasanın başına; EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR. ilkesi konularak egemenlik saraydan alınıp halka verilmiştir. Şimdi yapılacak yeni değişikliklerle tekrar halktan alınıp saraya verilmek isteniyor.


            Bunu nereden biliyoruz?
            Amerikan tipi başkanlık sisteminde bir başkan var ama yasama, yürütme, ve yargı ayrı ayrı kuvvetlerdir. Halkın "iradesi" bunların birbirini dengeleyip denetlemesi üzerine kurulmuştur. Bizde getirilmek istenen ise, "milli iradenin" tecelli ettiği bütün kurumsal yapının, tek kişinin eline vermekten ibarettir. O kişi yani o tek adam tek başına kararnamelerle yasa çıkarabilecek, yargıyı  belirleyecek, en üst düzeyde görevli kişiler tek başına atayabilecek. Velhasıl ülkenin bu tek kudretli kişisine egemenlik hakkımızı, milli irademizi teslim edeceğiz.


            Sizce bu şekilde yönetilecek bir rejimde toplumsal bir huzur olabilir mi? Dövizin yükseldiği, geçim sıkıntısının zorlaştığı, keyfi yasal uygulamaların olduğu ortamda terörü yok edebilirmiyiz, toplumsal kalkınmayı sağlayabilirmiyiz?


            Bütün dünyanın gözü önünde yaşanan, orta doğudaki acı gerçeklerin nedeni; rejimlerinin tek adam üzerine kurulu olmasındandır.  Suriye'de Esad  rejmi, Irak'ta Saddam rejimi.  Libya'da Kaddafi rejimi, bunların en çarpıcı  örnekleridir. 

Bu ülkelerde devlet başkanları partininde başkanlarıdır. Onunun için bu ülkelere parti devletleri diyoruz. Bizdede aynen böyle yapılmak isteniyor. Cumhurbaşkanı hem parti üyesi, hem başkanı olup devleti yöneteceğinden milleti temsil etme vasfını kaybedecektir. Bir partinin başkanı olan cumhurbaşkanının bütün yüksek yargıçları atayabilecek olması adalet açısından sakıncalıdır, tarafsızlık ilkesiyle uyuşmaz. 
           

            600 kişiden oluşan parlamento üyelerinin sadece adı "milletvekili" olacaktır. O tek kişinin emrinde yüksek maaş alan bir bürokrattan farkı olmayacaktır. Çaresiz kaldığımızda dertlerimizi, sorunlarımızı ilettiğimiz millet vekilleri, etkisiz ve yetkisiz olacağından ,milletin vekili vasfını kaybedecektir . Anayasa değişikliği geçerse etkisiz, yetkisiz, aciz ve sembolik meclis ortaya çıkar.
         

            Böyle bir rejim demokrasi değildir. İçinde bulunduğumuz ağır sorunların çözümü; aksayan yönlerinin düzeltildiği güçlendirilmiş bir parlamento, yasama, yürütme ve yargının bağımsızlığı, bu organların birbirini denetlediği dengelediği parlamenter sistemdir. Bu konuda 140 yıllık deneyimimiz ve tecrübemiz vardır.

           

             Yapılmak istenen bir rejim değişikliğidir. Egemenliğin tek bir elde toplanması ülkemizi otoriter rejime götürür. Hiçbir vatandaşın can, mal, ve hukuk güvenliği kalmaz.


HAKİMİYET KAYITSIZ  ŞARTSIZ MİLLETİNDİR. Böylede kalmalıdır...