NEDEN "HAYIR"...

TAKİP ET

CHP Hendek İlçe Teşkilatı Yöneticisi Bahattin Tekgül yazdığı makale ile Neden Hayır dediğini Hendek Halkına anlattı. Tekgül makalesinde Amerika'daki Başkanlık Sistemini de anlatarak,Türkiye'ye getirilmek istenen Başkanlık Sistemiyle karşılaştırma yaptı.Tekgül yazısında Demokrasi ile ilgili mesajlar verdi...

NEDEN ''HAYIR''

Bütün samimiyetimle söylüyorum; bu yazıyı kaleme aldığımda hiçbir ön yargı yada siyasi bir aidiyet taşımaksızın objektif olarak referandumu nasıl değerlendirebilirim? sorusuna cevap aramaya  çalıştım. Bunun için "evet" yada "hayır" tarafında bulunanların yazılarını dikkatlice okuyup, değişikliği istenen 18 maddelik ana metinle karşılaştırmasını yaparak net bir kanaate vardım.
 

Bütün siyasi partiler, onların temsilcileri, liderleri bu ülkenin kalkınmasına ileri gitmesine çalışır. Kim daha inandırıcı iyi bir siyasi, ekonomik, sosyal proje ortaya koyabilirse Halkın teveccühünü kazanıp iktidara geliyor.  Diğerleride muhalefet görevi veriyor. Her iki görede kutsaldır. Burada önemli olan şey bu siyasi yarışın sonunda vatanımız ve milletimizin birliğinin, bütünlüğünün korunmasıdır. Yarın daha iyisi çıkar o yönetir, sonuçta ülke kazanır, halk kazanır.
   

Ama 16 Nisanda yapılacak oylamada ''Hayır'' çıksada bir hükümet değişikliği olmayacaktır. Cumhurbaşkanı ve Başbakan görevlerine devam edeceklerdir.

 

Bu anayasa değişikliği kabul edilse dahi 2019'da aynı gün yapılacak Cumhurbaşkanı ve millet vekili seçimleriyle birlikte yürürlüğe girecek. Daha iki buçuk sene zaman var. Bunun için ülkemizin içinde bulunduğu çok ağır sorunların çözümünde  hükümet, geçmiş 15 yılda olduğu gibi bu günde parlamentoda yeterli çoğunluğa sahiptir.  Çıkarmak isteyipte çıkaramadığı hiçbir kanun maddesi yoktur.
 

Durum böyle iken yapılmak istenen "rejim" değişikliği ile yasama yürütme ve yargının " tek" adamın elinde toplandığı  bir yönetimin bugünden, tartışmadan, konuşmadan tek bir partinin hazırladığı bu paketin halkın önüne getirilmesinde bir ülke menfaatini göremiyorum.


Kaldıki parlamentonun yetkilerini tek başına kullanacak kişinin 2019 da yapılacak seçimde kim olacağını, nasıl birinin seçileceği konusunda bir öngörümüz yok. Demokrasinin en gelişmiş olduğu Amerika'da bile halkın yanlış bir adamı seçtiğini, Dünyayı ve Amerika'yı sıkıntıya soktuğunu görüyoruz. Yasama, yürütme ve yargı bağımsız olduğu için başkanın saçmalıkları tolere edilebiliyor.

 

Amerika güçler ayrılığına dayalı, denge ve denetim mekanizmasının işletildiği demokratik  bir başkanlık sistemidir, onun için orada "demokrasi" vardır.

 

Objektif duygularla incelediğimizde bizde adına "Partili Cumhurbaşkanlığı" denilen bu sistem, içinde demokrasi olmayan bir başkanlık sistemidir. Tıpkı Afganistan, Azerbaycan ,Belarus, Elsalvador, Endonezya, Ermenistan, İran, Filipinler, Kazakistan, Uganda gibi geri kalmış üçüncü lig ülkeleri gibi.


Bugün "evetçi" kanattan bir arkadaşım yazısında şunu iddia ediyordu; kanunları eskiden olduğu gibi yine meclis yapacak . Açtım orijinal metni yeniden okudum. Hayır hiçte öyle değil; Cumhurbaşkanlığı ile parlamento seçimini aynı anda yapılarak, Cumhurbaşkanına uygun bir Meclis oluşturuluyor. Partili Cumhurbaşkanı milletvekili listesini oluşturuyor. Böylece cumhur başkanı Meclisi kontrol etme olanağını elde ediyor. Böyle bir parlamento ortadayken  Cumhurbaşkanına kanun hükmünde kararname yetkisi veriliyor. Kanun yapma tekeli TBMM'sine aittir. Cumhurbaşkanına kararname yetkisi verilerek fiilen yasamaya ortak etmiş oluyoruz. Biz Cumhuriyeti kurarak bu yetkiyi (fermanı) padişah tan alarak kullanmak üzere sadece TBMM verdik. Orası halkın yüzde yüzünü temsil ediyor. Bu anayasa ile Cumhurbaşkanı bütün toplum ve devlet düzenini kararnamelerle düzenleyebilecek.


Sistem öyle kurgulanmışki meclisin kanun yapma yetkisi etkisiz hale getirilmiştir. Meclisin çıkardığı bir yasa "veto" edildiğinde, tekrar kanunlaşabilmesi için salt çoğunluk yani 301 oy gerekmektedir. Parlamentoyu kontrol altında tutan Cumhurbaşkanı yasanın çıkmasını engelliyerek ülkeyi sürekli kararnamelerle yönetebilecektir. Çok mecbur kalırsa Meclisi fesih etme yetkisini de kullanabilecektir. Demokratik başkanlık sisteminde Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi yoktur.
 

Cumhurbaşkanını ve bakanları yargılayacak Yüce divan görevi yapan  Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12'sini doğrudan Cumhurbaşkanı seçiyor.  Diğer 3 üyeyi ise Cumhurbaşkanının kontrolündeki meclis seçiyor. Bu durum suç işleyen Cumhurbaşkanının yargılanamayacağı anlamına geliyor.

 

Yeni anayasa Madde15 ;

Cumhur başkanı (tek adam) bütçeyi yapar, kimden ne kadar vergi toplanacağına, nasıl kullanılacağına karar verir. Bunu TBMM'sine sunar, süresi içinde görüşülmezse, geçici bütçe çıkarılır. Buda olmazsa bir önceki yılın bütçesi değerleme oranına göre artırılarak yürürlüğe girer .Yani her koşulda bu bütçe kabul edilmek zorunda.

 

Cumhurbaşkanı yardımcılarının, bakanların nasıl seçildiği kime karşı sorumlu olduğu başlı başına garabetlerle dolu. Azerbaycan'da olduğu gibi, devlet yönetimine garip atamalar yapılabilir. TBMM neredeyse tamamen işlevsiz hale getirilip bütün yetki ve güç tek adamın eline verilmek isteniyor.

 

TBMM 1920'lerde yasama, yürütme yargı yetkisini tek başına kullanarak kurtuluş savaşını yürütmüş, yeni Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuş '' Gazi'' meclistir. Bu meclis 15 Temmuz  gecesi demokrasiyi yok etmek isteyenlerin önünde kendini siper etmiş bir meclistir. Türkiye'nin üniter yapısı, tarihin süzgecinden geçerek ağır bedeller ödenerek bugünlere gelmiştir.Türkiye bir ortadoğu ülkesi olmadıysa, ekonomik badirelere rağmen iflas etmediyse bu sağlam temeller sayesindedir.

 

Türkiye Cumhuriyetinin geleceği, üniter yapısını koruyan, barış temelli politikaların merkezi olan  sorunlarını çözmüş PARLAMENTER SİSTEMDİR.

Ülkemiz, sonuçlarını 17 nisanda göreceğimiz bir referandum süreci yaşıyor. Bu sürecin sağlıklı sürdürülmesi, birlik ve beraberliğimizin yara almaması için bütün siyasi partilere, onların liderlerine kamu kurum ve kuruluşlarına büyük sorumluluk düşmektedir. Hiç kimseyi ''Hayır'' dediği için vatan haini, terörist diye suçlamaya  kimsenin hakkı yoktur. Aynı şekilde ''evet'' diyecek olanlarına ayrıştırmayız. Sonuç nasıl çıkarsa çıksın birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi korumalıyız.

 

Hangi siyasi görüşe sahip olursak olalım, hangi etnik kimliğe sahip olursak olalım, Türkiye'nin geleceği için, Vatanın bütünlüğü, Milletin birliği için sizleri referandumda "Hayır" oyu kullanmaya davet ediyorum. Kullanacağınız "Hayır" oyu bir kişiye değil, Ülkemize hizmet edecektir.

 

 

 

" HAYIR " Demezseniz  Ne Olacak ?

 Tek adam rejimi

* Tek adam rejimi kurulacak, tek adam her şey olacak, devletin tümüne hükmedecek. Bir kişi Başkan seçilecek ve o kişi hem hükümet, hem Meclis, hem de mahkeme olacak.

 Başkan – parti başkanı

* Başkan olan kişi aynı zamanda bir partinin genel başkanı olacak. O parti belki de senin hiç oy vermediğin / hiç sevmediğin bir parti olacak.

 Kanun yapacak, hakim atayacak

* O partinin genel başkanı hakimleri atayacak. Kararname adı altında kanun yapabilecek. Seçtiğin Millet Meclisini fesih edebilecek. Orduya emir verecek.

Vekiller hükümsüz

* Seçtiğin milletvekillerinin hiçbir hükmü kalmayacak. Sözünü kimse dinlemeyecek.

3. Dünya ülkesi

* Almanya, Fransa, İngiltere, ABD, Japonya gibi değil, Suriye, Libya, Mısır, İran, Kuzey Kore, Uganda gibi bir ülkede yaşayacaksın.

 Demokrasi kalmayacak

* Rejim değişecek. Sadece adı Cumhuriyet olacak. Gerçekte krallık gibi her şey bir kişinin elinde olacak. Demokrasi kalmayacak.

Başkanın dokunulmazlığı

* Başkan sokakta bir kişiyi öldürse, 400 milletvekili izin vermezse mahkemeye çıkarılamayacak.

* Başkan ve yardımcıları ile bakanları yolsuzluk yapsa, yetim hakkı yese, devlet malına el uzatsa dahi 400 milletvekili izin vermezse mahkemeye çıkarılamayacak.

* Başkan kendini ve bakanlarını mahkemeye çıkarma girişiminde bulunan meclisi fesih edebilecek.

 

 

 Can ve mal güvenliği

* Hakimler ve savcılar Başkanın sözünden çıkamayacak. Başkan hak hukuk tanımaz, zorba biriyse seni koruyacak hiç kimse olmayacak. Can ve mal güvenliğin kalmayacak. 

Belirsizlik

* Tek adam karar verdiğinden belirsizlik hakim olacak. Kimse yatırım yapmaya cesaret edemeyecek. Ekonomi tek adamın keyfine göre vereceği kararlara kurban edilecek. Kriz, iflaslar, işsizlik ve yoksullukla birlikte çöküş gelecek.

* Asgari ücreti, fiyatları, maaşları, işçi memur alımlarını, dernek sendika kurulması ve kapatılmasını, her şeyi tek adam belirleyecek.

 Kutuplaşma

* Tek adam kimsenin aklına ihtiyaç duymayacağından, devlet ve toplum hayatında danışma, ortak akıl, uzlaşma gibi yöntemler olmayacak. Çatışma, kutuplaşma ve terör için en uygun zemin oluşacak. Çatışma ve terör artacak.

 Haklar

* Beş yılda bir sandığa gidip bir Başkan bir de onun partisinin çoğunlukta olduğu Meclisi seçeceksin. Bir dahaki seçime kadar sana kimse bir şey sormayacak. Seçtiğin milletvekili de Başkanı kontrol edemeyecek, senin hakkını koruyamayacak.

 Başbakan yok, bakanlar başkana karşı sorumlu

* Başbakan olmayacak. Bakanlar sadece Başkana karşı sorumlu olacak, Meclise karşı sorumlu olmayacak. Milletvekillerini umursamayacak.

* Seçtiğin milletvekilleri bakanlardan ve bürokratlardan hizmet yapmasını isteyemeyecek, hesap soramayacak. Sana hizmet getiremeyecek.

 Her yere siyaset

* Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girecek. Buraların hepsi “Başkanın Partisine” göre düzenlenecek.

 Parti devleti

* Devlet parti devleti olacak. Başkan senin partinden değilse devlet kapısında yerin olmayacak.

* Başkan isterse devlet kurumlarını bölgelere ayırarak ülkenin bölünmesine neden olabilecek.

* Başkan, padişahlarda dahi olmayan, Atatürk’e bile verilmeyen yetkilere sahip olacak.