ENGELLİLERİN İNSANCA YAŞAMA HAKKI...

TAKİP ET

Rehber Bağımsız Yaşam Koçu Bilgisayar Yazıcısı Koordinatör Milli Yüzücü Sakaryalı Yusuf Durdurmuş'un Kaleminden Engelli hakları...

ENGELLİLERİN İNSANCA YAŞAMA HAKKI...

Toplumsal yapımıza demografik göstergeler, engellilerin toplam nüfus içindeki konumlarının ve sorunlarının büyük önem taşıdığını ortaya koymaktadır. Değerli arkadaşlar! Engelliliğin nedenlerinin araştırılması kadar, var olan engelli insanlarımızın yaşama, gelişme, yetişme, korunma ve katılım haklarının geliştirilmesi önemli bir gereksinim olarak gözlenmektedir. İnsanca yaşama açısından engelli insanlarınızın kişisel, sosyal ve ekonomik hakları konusu günümüzde geliştirilmesi gereken önemli bir alandır. Engelli insanlarımızın daha iyi bir yaşam düzeyine kavuşturulması toplumsal bir sorumluluktur.
Engellilerin her yönden gelişerek etkin ve üretici insanlar olarak toplumsal yaşama katılmalarının sağlanması, çağdaş sosyal politika çizgisinin bir boyutudur. Toplumsal yaşam içinde engelli insanlarımızın gerçeğine bakıldığında, sınırlı düzeyde insanca yaşama olanakları, yetersiz yetişme, gelişme ve katılma olanakları ve etkisiz süreçler öne çıkmaktadır. Engelli insanların özgürlüğünün gerçekleştirilmesi temel amaçtır.
Engellilerin yaşam kalitesinin yükseltilmesi, bu doğrultudaki politikaların temel amaç ve hedefi olarak değerlendirilmelidir... Aydınlanma düşüncesi ışığında, engelli insanların kendi kaderlerini tayın etmelerine, kişisel ve kolektif haklarının gerçekleştirilmesine dönüktür. Engellilerin yaşama, gelişme ve katılım olanaklarını iyileştirme, koşullarını geliştirme, güçlendirme yaklaşımının özüdür. Engellilik durumu, işlev ve organ kayıplarına bağlı olarak yaşam kalitesini temelden etkiler. Kayıpların kişisel ve toplumsal sonuçları yaşam koşullarını etkiler. Yaşama, yaşamını sürdürme, bakılma, korunma, yetişme, eğitim, gelişme, katılım olanakları görece sınırlıdır. Yaşamın kişisel ve toplumsal maliyeti artar, sürdürülebilir bir yaşam beklentisi büyük çelişkilerle karşılaşır. Yaşamın objektif
koşulları, yaşam olayları, sübjektif yaşam koşulları ve göreli refah düşüncesi eşitsizlikler, adaletsizlikler ve haksızlıklarla doludur. Toplumda üretken olma, iyi bir yaşam sürme ve mutlu olma özlemleri, güçlendirmeye bağlıdır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı, Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslar Arası Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi, Avrupa Kentsel Şartı ve Anayasamızda Engellilere Yönelik Haklar; gibi belgeler engellilerin yaşam zorluklarını aşmaya ışık tutan değerler, ilkeler ve standartlarla önemli bir destek noktasıdır. Gündelik yaşamdaki zorluklar, yetersizlikler ve sorunlar zihniyet yanlışlığından ve geçersiz yaklaşımlardan kaynaklanmaktadır. Engellilik, dışlanmanın bir nedenine dönüşmekte, yaşamı sürdürme adaletsiz bir çelişkiler yumağını üretmektedir. Engellere yönelik örgütsel yapılar işlevsiz kalırken, politika üretememe, program geliştirememe, kaynak ayıramama, yapılanları yaygınlaştırmama, tüm engellilere ve engellilik türlerine yönelik uygun hizmetleri sunamama kısır döngülerle dolu bir örgütsel ağı karşımıza çıkarmaktadır. Engellilerin bireysel ve örgütlü oluşumları; kendilerini anlatmayı,
yaşam zorluklarına çözüm aramayı gündeme getirirken zihniyet, yapı ve yetersiz uygulamalarla da mücadele etmek durumunda kalmaktadırlar…
Engelli bireye sahip ailelerin, toplumun hangi kesiminden olursa olsun, söz konusu durumu kabullenmekte güçlük çektikleri, hatta engelli bireylerini topluma dâhil etmek yerine sakladıkları görülmektedir. Aileler genellikle bu konuda bilinçsiz ve eğitimsiz olduklarından engelli bireyleri hiçbir şey beceremediklerini, bir işe yaramadıklarını düşünmekte ve bu düşüncelerini aşağılayıcı sözcüklerle onlara ifade etmektedirler. Bu tutum engelli bireylerin özgüvenlerinin gelişmesini büyük ölçüde engellemektedir. Geleneksel değerlere sahip olan insanlar, benzer yorumları yapmaktan geri kalmamaktadırlar. Ailelerin olumsuz tutumları çevrenin baskıcı etkisi ile daha çok artmakta, engelli bireyler kendilerini adeta bir savaş alanı içinde görmektedirler. Toplumda engelli bireylerimizin varlığına yönelik bir farkındalık yaratılmalıdır. Engelli bireylerin varlığı bilincinin oluşturulmasında, günümüz dünyasının etkin ve belirleyici gücü olan basın ve medyadan yararlanılması şarttır. Engelli bireylerin, toplum önünde olması gerekmektedir. Bu amacın sağlanması için
tüm engelli bireylerin toplum önüne çıkma korkusunun ortadan kaldırılması öncelikli olarak şarttır.

ENGELLİLER VE ÇEVRE İLİŞKİSİ

Konuyu bir engelli gözüyle değerlendirdiğimiz zaman, bu sorunlar engelimize göre değişiklikler gösterebilmektedir. Zira engellilerin hepsinin ortak sorunları kısaca şu şekildedir.Bana göre günümüzde bütün engellilerin en büyük sorunu, istihdam sorunudur. Çünkü bir engelli, bir taraftan engelinin zorluklarıyla uğraşırken, diğer taraftan da maddi imkânsızlıkların olması engelli kişiyi en çok etkileyen faktörlerden birisi olarak nitelendirilebilir. İşte bu bağlamda düşündüğümüz zaman engellinin durumu açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Öncelikle maddi imkânları sağlayarak, insanları sosyal bir statüye sokabilirsiniz. Maddi olanaklar verilmeden insanlara sosyal imkânlar sunulması, hiçbir anlam teşkil etmez. Günümüzde maddi olanaklar olmadan hiçbir şeyin
yapılamayacağı açık ve nettir. Bir noktada sağlığınızla ilgili bir sorunda dahi, maddi imkânınız kadar sağlık hizmeti alabiliyorsunuz.Eğitim konusunda engelli olan kişilere yeterli eğitim olanakları sağlanmaması engellileri oldukça zor durumda bırakmaktadır. Çünkü eğitimin olmadığı yerde hiç bir şey olmaz.
Tüm bireylerin, engelli doğulmamış olunsa bile, yaşam içerisinde oluşacak bir kaza ya da benzeri bir olay nedeniyle engelli olabileceklerini aklından çıkarmayarak
engellilerin sorunlarına duyarsız kalmamaları, kendilerine özeleştiren ve engellilere empati yoluyla yaklaşmaları gerekmektedir. şunu da unutmamak gerekir ki, her engelli de diğer insanlar gibi duygular yaşamaktadır. Toplumu muz engellilere acıyarak, dışlayarak veya görmezden gelerek hiçbir yere varamaz.Engelliyiz fakat engelimizle olan mücadelemiz en onurlu bir şekilde vermeye de kararlıyız. Toplumumuzun bir önyargısı mevcuttur. Zira bir engelli olarak toplumumuzun bu önyargısını ortadan kaldırmakta
bizlerin gayretiyle olacaktır. İşte burada bizim istediğimizde şudur; biz engellilere fırsat verilsin, ondan sonra bir değerlendirme yapılsın. İnsanlara hiçbir hak tanınmadan sadece kendi düşüncelerimizle olayları önyargılı biçimde yorumlamak bana göre haksızlıktır. Toplumumuzun sorunu olan engelli sorununa, insanların bu kadar atıl kalması da ayrı bir tartışma konusudur. İşte burada engellinin kendisini topluma ifade edememesi, toplumdan kendisini uzaklaştırarak kendi kabuğuna çekilmesi, kendisine olan özgüvenini yitirmesinin en büyük nedeni, toplumumuzun engelliye bakış açısının hoş olmamasından kaynaklanmaktadır.Unutmayalım ki; her sağlam insanda bir engelli olabilir. İşte
o zaman sanırım insanlar bizi daha iyi anlarlar. İnsanlarımız bir olayı değerlendirirken sadece kendilerine göre değerlendiriyorlar. Birde karşımızdaki insanın yerine kendimizi koyabilsek, birde olaylara o insanın gözüyle bakabilsek, sanırım sorunun büyük bir kısmı çözülecektir. Yaşadığımız toplumdaki engelli insanlara gerekli desteği vermek bütün toplumumuz için önemlidir. Zira yarın kimin ne olacağı hiç belli değildir...

REHBER BAĞIMSIZ YAŞAM KOÇU

BİLGİSAYAR YAZILIMCISI KOORDİNATÖR MİLLİ YÜZÜCÜ

SAKARYALI YUSUF DURDURMUŞ

Sakarya Hendek Engelli Hakları Engelli birey engelli engelli dernekleri Yusuf durdurmuş makale