Dikey Değil, Yatay Mimari...

TAKİP ET

Başkan Ekrem Yüce; "Yerel yönetimler olarak bundan sonraki yol haritamız; akıllı, mutlu ve kültürlü şehirler inşa etmek olmalıdır. Toprakla ilişkisini kesen değil, yere sağlam basan, çevrenin doğal bir parçası olan mimariye geçmeliyiz. Doğrudan doğruya şehrin ihtiyaçları ve şehrin yaşanabilecek hale getirilmesi için çalışmalıyız" Dedi.

Teknoloji ve medeniyet rahat yaşama imkanı sunar...

Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, İstanbul’da gerçekleştirilen ‘Dijital Şehircilik Zirvesi’ne katıldı.

‘Başkanlar Anlatıyor: Dijitalleşmede Türkiye’den Örnekler’ adıyla düzenlenen panelde konuşan Başkan Ekrem Yüce, “Teknoloji ve medeniyet, insana rahat yaşama imkânlarını sağlamaktadır. Teknolojinin bize getirdiği ileri fikir ve teknik imkânları, insanlığın lehine kullandığımız ölçüde mutluluğa yaklaşmış oluruz. Teknolojinin insana mutluluk getirebilmesi, ancak onun sağladığı her türlü bilimsel, teknik ve sosyal imkânları insanlığın faydasına sunmak yoluyla mümkün olabilir. Dijital dünya ve dijital yaşam üzerine gerçekleştirdiğimiz tüm araştırmalar dijital dünyanın insana en büyük katkılarının başında “bilgiye erişim” ve “gündelik hayatı ve iş hayatını kolaylaştırmanın” geldiğini göstermektedir. Biz de Sakarya Büyükşehir Belediyesi olarak şehrimizde yaşayan insanların daha mutlu yaşamaları için tüm imkanlarımızı vatandaşlarımıza sunmaya gayret gösteriyoruz” dedi.

Dikey değil yatay mimari...

Yüce, “Teknolojinin bize sunduklarını olumlu ve yapıcı amaçlar için kullanabilirsek bireysel/toplumsal katkılarımızla, daha mutlu ve verimli bireyler olabiliriz. Yerel yönetimler olarak bundan sonraki yol haritamız; akıllı, mutlu ve kültürlü şehirler inşa etmek olmalıdır. Toprakla ilişkisini kesen değil, yere sağlam basan, çevrenin doğal bir parçası olan mimariye geçmeliyiz. Doğrudan doğruya şehrin ihtiyaçları ve şehrin yaşanabilecek hale getirilmesi için çalışmalıyız. Şehirlerimize kendimize nasıl bakıyor, ihtimam gösteriyorsak öyle davranmalıyız. Asıl marifetin insanların kalbini, ruhunu, benliğini inşa edecek, onlara huzur verecek şehirler imar etmek olduğunu unutmamalıyız. Bu amaçla bir süredir marka şehirler diyoruz. Yaşanabilir şehirler diyoruz. Dikey mimari değil, yatay mimari diyoruz. Göğe değil toprağa yakın olmanın faziletini anlatıyoruz” dedi.