CHP İLÇE YÖNETİCİSİ BAHATTİN TEKGÜL'DEN 24 KASIM AÇIKLAMASI...

TAKİP ET

Hendek Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Yöneticisi Bahattin Tekgül,24 Kasım Öğretmenler Günü ile ilgili duygu ve düşüncelerini yazılı bir açıklama ile anlattı...Bahattin Tekgül yazısında;Eğitime sadece parasal kaynak ayırmakla sorunlar çözülmüyor.Eğitimin,bilimsel ve çağdaş temeller üzerine oturtulması gerekir diye mesaj verdi...

24 KASIMDA HATIRLANANLAR,

     Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü gibi Günlerimize  birde 12 Eylül 1980'den sonra "öğretmenler günü eklenmiş oldu. Bu günün benim mesleki hatıratımda kalan tek şeyi; öğrencilerimin, kiminin elinde bir çiçek, yada bir  kalem,  güzelce ambalajlanmış bir şekilde gururla, sevgi ve neşeyle sıraya girip elimi öpüp, günümü kutlamalarıydı. Öğrencilerimin bu sevgi yarışına girmeleri mesleki gururumu okşuyordu ama bazılarınında, maddi imkanlarını zorlayarak bu kervana katıldıklarını bilmemin ızdırabını yaşıyordum. Bu nedenle daha sonraki yıllarda 24 kasım dan birkaç gün önce hediye getirmemeleri hususunda çok sert ve kesin ifadelerime rağmen bu uygulamadan öğrencilerimi vazgeçiremedim.


     Ekonomisini büyütmüş kişi başına düşen milli gelirini 20 bin doların üzerine çıkartmış ülkeleri incelediğimizde bu başarının sırrını  eğitime ve öğretmene yaptıkları yatırımlarda görürüz. Eğitime sadece parasal kaynak ayırmak sorunu çözmüyor. Eğitim sisteminin bilimsel ve çağdaş temeller üzerine oturması gerekir. Bu sistemi yürütecek öğretmen olduğuna göre işe öğretmen yetiştiren kurumlardan başlamak lazım. Öncelikle ,siyaset kurumunun elini eğitim  kurumlarından çekmesi gerekir. Öğretmen hiçbir endişe taşımadan kendini özgür aynı zamanda güvence altında görmelidir.
     Mevcut öğretmen sendikalarının hiç birinin, öğretmenlerin sorunlarının çözümünde etkili olmadıklarını görüyoruz. Toplu sözleşmelerde, kayıkçı dövüşü yaparak işverenin istediği rakama imza atmak zorunda kalıyorlar. Onlarada çok haksızlık etmemek gerekiyor. Kuruluş amaçlarına uygun olarak  özgürce, etkin bir şekilde çalışabilmeleri için Ülkemizde gerçek anlamda demokratik bir parlementer sistemin işlemesi gerekir. Buda ancak bağımsız yargı-hukuk, özgür medya, özerk bir üniversite, bilim adamlarının yazarların yazdıklarından söylediklerinden dolayı tutuklanmadığı, gözaltına alınmadığı demokratik bir Cumhuriyetle mümkün olabilir.
    Her konuda her alanda sorunları dile getirdiğimizde, bazıları dönüp şu cevabı veriyorlar; "efendim geçmiştede bu böyleydi !" Evet geçmiştede "yargı" sorunu ,eğitim sorunu, iş kazaları, kayırmacılık, adaletsizlik, terör, kadın cinayetleri cinsel istismar vs. sayabildiğin kadar sorunlar vardı ama hiçbir zaman bu kadar büyük çapta, devletin bekasını tehlikeye düşürecek, sosyal içtimai hayatımızı sarsacak, toplumu Kutuplaştırıp bölecek boyutlara ulaşmamıştı.
   Devlet düzenimizin bu denli bozulmuş olmasının nedeni, liyakatsız kişilerin partizanca işbaşına getirilmeleri sonucunda, ekonominin dönen çarkları bozulmuş olup, Türk Lira'sının yabancı para karşısında değerini önemli ölçüde düşmüştür. Daha önce tarımda kendi kendine yetebilen bu ülke, saman, nohut dahil herşeyi ithal eder hale  gelmiştir. Nerede eskiden okullarda kutladığımız  "yerli malı haftası " günleri, kutla bakalım  şimdi "yerli mallarımızı"...
    Açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan büyük bir çoğunluk , yabancı paraların değer kazanması nedeniyle, artan pahallılık karşısında büsbütün yıkıma uğrayacaktır
   
     2016 yılı itibariyle açlık ve yoksulluk sınırını belirleyen rakamlar şöyle;
 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1,385-TL, yoksulluk sınırı 4,512-TL olarak hesaplandı bu rakamları dikkate aldığımızda öğretmenlerimizin, emeklilerimizin ve diğer tüm çalışanlarımızın hangi koşullarda yaşadıklarını daha iyi anlarız.
    Eğitimimiz çökmüş, 6 milyon genç iş arıyor, terör sorunu ve her gün verdiğimiz şehitler, dış politikadaki ağır sorunlar, bütün bunlar yazılı ve görsel medyada tartışılıyor. 
    Bu sorunların birbiriyle ilişkisi düşünülerek toptancı bir çözüm önerisi toplumun önüne konulma hazırlığı var.  Bu hazırlıklardan bir tanesi;
       Deniliyorki :
Başkanlık Sistemi gelirse bütün sorunlar  çözülecek. Yasama, yürütme ve yargıyı tek bir kişiye teslim eder devlet gücünü tek bir kişinin emrine teslim edersek sorunlarımız çözülür. Üretim artar, terör biter, milli gelirimiz yükselir, dünyada itibarlı zengin bir ülke oluruz, deniliyor.
         Birinci görüş bu...
 "Türk tipi başkanlık" diye adlandırılan bu'' modelin'' uygulandığı Suriye, Irak ,Libya,Mısır, Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelere  baktığımızda herşeyi görürüz. Fazla söze gerek yok...

         İkinci görüş`;

 Halkın özgür iradesiyle seçilen, liderlerin baskıcı dayatmalarına boyun eğmeyen bir parlemento. Hesap verebilirliği olan şeffaf bir yürütme, bağımsız bir yargı ve çağdaş hukuk kuralları,güçlü sivil toplum örgütleri, bilim adamlarının, medyanı, basının özgür olduğu, temelini Evrensel  Haklarının oluşturduğu demokratik bir anayasal sistemi kurup yaşatabilirsek sorunlarımızı çözebiliriz.

        Bu dengeler üzerinde yürüyen ülkelere örnek olarak; Almanya, Fransa, Belçika, İtalya gibi Avrupa ülkelerini gösterebiliriz. Bu ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ile ilgili açıklamalara gerek duymuyorum.

          Ülkemizin insanları kararını yüzyıl önce vermiştir. Emperyalizmin boyunduruğunu kırıp onları topraklarımızdan attıktan sonra padişahlığı yıkıp hilafeti kaldrmışlardır. Böylece ümmet olmaktan çıkıp yurttaş olmuşlardır. Parlementer demokrasiyle yönetilmek istediği ortaya koyarak ,''T.C. DEVLETİ'' adını bütün Dünya'ya kabul ettirmiştir.

''BURDAN DÖNÜŞ YOK''