BUGÜN BİR VATANIMIZ VARSA,BUNU CUMHURİYETE BORÇLUYUZ.

TAKİP ET

Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Reyhan Azak,29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla,Cumhuriyeti anlatan,yazılı bir açıklama yaptı.Başkan Reyhan Azak yaptığı açıklamada; "bugün bir vatanımız varsa,bunu Cumhuriyete borçluyuz" dedi...

BU GÜN BİR VATANIMIZ VARSA; BUNU CUMHURİYETE ve ONUN  KURUCULARINA BORÇLUYUZ....

         Bugün Cumhuriyetimizin 93.yıldönümü. Türk insanının padişahın kulları olmaktan kurtulup özgür bireyler haline gelmesi,  kadının köle durumundan kurtarılıp erkekle eşit kılınması , aşağılanan, dışlanan Türk'lere kimliklerinin ve kişiliklerinin yeniden hatırlatılması ,akıl ve bilimin gücünün uygulanması, kısaca bu milletin yeniden insan onuruna yakışır biçimde yaşamaya başlamasının 93.yıldönümü Kutlu olsun.


         Bugün özgürce siyaset yapabiliyorsak, yönetmeye talip olup cumhur başkanı, Başbakan, Belediye başkanı olabiliyorsak bu Atatürk'ün ve cumhuriyetin sayesindedir.


         1918 birinci dünya savaşını  550 bin askerimizi şehit vererek kaybettik.Mondros Ateşkes Antlaşması’yla orduları dağıtılan, ağır silahları elinden alınan, tünelleri, demiryolları, tersaneleri, yer altı ve yer üstü zenginlikleri, telgraf hatları ele geçirilen, bu da yetmezmiş gibi elindeki son toprakları da emperyalistlerce işgal edilen, kapitülasyonlar altında ezilen bir ülkeyi önce bağımsız sonra çağdaş bir ülke haline getirmeyi " Atatürk'ün  Önderliğinde ,Cumhuriyet sayesinde başarmışız.
Yoksul, perişan, cahil, yılgın, moralsiz ve emperyalizmle kuşatılmış ve kışkırtılmış bir topluluktan önce bir “birlik”, sonra bir “ordu” sonra da bir “millet” yaratmıştır

         Atatürk, emperyalist ve kapitalist Avrupa’ya, “Biz tüm ulus olarak bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı bütün ulusça savaşan insanlarız” diyerek baş kaldırmış ve kazanmıştır.
Böylece dünyada ilk kez bir adam ve o adama inanan  bir millet, eli kanlı emperyalizmi dize getirmiştir.

         Türk ulusunun bu başarısı yoksul ülkelere ilham kaynağı olmuş .Irak,Mısır Filistin, Suriye Tunus , Cezayir, Hindistan gibi ülkelere örnek teşkil etmiş, bağımsızlıklarına kavuşmasına vesile olmuştur. Bu ülke kendisi savaşırken aynı  zamanda emperyalizmin boyunduruğu altındaki bu ülkelerin de savaşını vermiştir.

         Osmanlı’dan Cumhuriyete kalan miras, işgal altında bir vatan, bolca dış borç, yoksulluktur.
         İşte genç Türkiye Cumhuriyeti’ne 1923 yılı itibariyle Osmanlı’dan kalan miras:
Nüfusun % 80’i kırsal bölgede yaşıyor. Bunun önemli bir bölümü yerleşik değil göçebe. 40 bin köyün 37 bininde ne okul var, ne posta ne de dükkan. 40 bin köyde yaklaşık 11 milyon insan yaşıyor. Bu insanların ancak % 2’si okur-yazar. 35.000 köyde okul yok. 1922 istatistiklerine göre 1950 köyde sığır vebası var.
 Düşmanların tümüyle yaktığı köy sayısı 830. Yanan bina sayısı 114.408. Ülkeyi neredeyse yeniden kurmak gerekiyor.


         Tüm ülkede sadece 153 ortaokul ve lise var. Ortaokullarda sadece 543, liselerde 230 kız öğrenci okuyor. Ülkede sadece bir üniversite var. 
        

         Madenler, limanlar ve demiryolları yabancıların elinde.  Mühendisimiz olmadığı gibi ara elemanımız da yok. Osmanlı’dan bize kalan sadece dört fabrika var: Hereke İpek Dokuma, Feshane Yün İplik, Bakırköy Bez ve Beykoz Deri fabrikaları.

         Erkeklerin % 7’si, kadınların %04’ü okuma yazma biliyor. Yoksulluk ve  ülkemizin ihtiyaçlarını  saymakla bitmez.

         Böyle bir mirası devralan O günkü  cumhuriyet yöneticileri 15 yıllık dönem içinde %10 kalkınma hızı, %20 de sanayileşme hızı yakalamıştır.

         Dünya  henüz Atatürk'ün kalitesinde, kalibresinde bir lider çıkaramamıştır. Bu dahi lider ülkeyi savaşa sokmadan ,diplomasinin bütün inceliklerini kullanarak Hatay sorununu hasta yatağındayken  bakın nasılda bir çözüm yoluna sokmuş.
                                                        * * *
         Atatürk; Hatay sorununu, Türkiye’nin barışçı ve hukuka saygılı görünümünü bozmadan aşama aşama yürütmeye özen göstermiştir.  Türkiye’yi işgalcilikle suçlayacak herhangi bir argüman vermemeye büyük gayret sarf etmiştir. 


          Hatay'ın  Türkiye topraklarına katılmasının ilk diplomasi hamlesi ; Ekim 1921 tarihinde Fransızlar ile imzalanan Ankara Anlaşmasının içine  şu  cümlenin ustaca sokulmasıyla gerçekleşmiştir,
" Hatay’ın Suriye sınırları içerisinde kalacağı, kurulacak özel idarenin Türk kültürünü geliştirmeye yönelik her türlü kolaylığı sağlayacağı, resmi dilin  Türkçe, para biriminin de Türk lirası olacağı belirtilmiştir."  işte bu cümle daha sonraki hamlelerin başarıyla yürütülmesinin temelini oluşturmuştur. Önce Mondros sonra Lozan'da Suriye topraklarında bırakılan  "Hatay" Türkiye'nin gündeminden hiç çıkmamıştır. Suriye Fransızların işgali altındayken ,Suriye'nin bağımsızlığını istemişiz. Suriye bağımsızlık kazandıktan sonra Hatay'ın bağımsızlığı için dönemin hükümetinin direnmesi sonuç vermiştir. İkinci dünya savaşının başlaması , Fransa ve İngiltere'nin Hitlerin ilerlemesinden endişe duyarak Türkiye ile ilişkileri geliştirmek istemesinide fırsat bilen Türk hükümeti, Hatay'ın topraklarımıza yeniden kazandıracak süreci hızla başarmışlardır.
         Tarihi bilmek yetmiyor, anlamakta gerekir. Geçmişe bakarak bugünde aynı sonuçları alabiliriz  düşüncesiyle Musul ve Kerkük hayalleri kurmak bizi telafisi zor hüsranlara uğratabilir.

         Atatürk'ün ilkelerini, demokratik, laik, Cumhuriyeti korumak ve geliştirmek hepimizin görevidir...
      

CHP HENDEK İLÇE BAŞKANI

REYHAN AZAK